Toplum Mühendisliği ile Manipulasyon

Merhaba Sevgili Okuyucu,

Bu yazımda, sizlere toplum mühendisliği ile ülkemizde yapılan manipülasyonları örnekler vererek açıklamaya çalışacağım. Öncelikle toplum mühendisliği ya da toplumsal psikolojik bilinç mimarlığı nedir bu konuya değinelim isterseniz? Toplum mühendisliği,  toplumun genelinin veya belli bir kesiminin geçmişten gelen yapısını değiştirmek, toplumun tepkilerini, isteklerini, sevgilerini, nefretlerini, algılarını, duygularını, alış-veriş yöntemlerini, kısaca tavır ve sosyal davranışlarını yönlendirmek ve kontrol altına almak için yapılan faaliyetlerdir. Toplum mühendisliği bir meslek dalı değildir ancak tüm meslek dallarını kullanabilir özellikle günümüzde geleneksel medya, basılı medya ve sosyal medya üzerinden toplum mühendisliği ile kişilerin manipüle edildiğini rahatlıkla görebiliriz. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri toplumun genelinin izlediği Türk dizileridir. Bu dizilerde genellikle herkes zengindir, havuzlu villalarda oturuyordur, kişilerin hayatında her türlü entrika, yalan, dolan, aldatma, şiddet mevcuttur. Peki, Türk Toplumunun geneli zengin midir, villalarda mı oturmaktadır, hangimizin hayatında bu kadar entrika, yalan dolan vardır, hangi kadın evinde ful makyajlı, grand tuvalet oturmaktadır? Gerçekte olan hepimizin mütevazı hayatlar yaşadığı, ev içinde altında eşofman üzerinde eski bir t-shirt ile gezdiği, eşine ya da sevgilisine bağlı hayatlar sürdüğü değil midir? O zaman soralım, bu dizlerle topluma pompalanmaya çalışılan durum, korku, karamsarlık ve ahlaksızlık değil midir? Amaçları, herkes zengin, ne güzel hayatlar yaşıyor ama ben neden zengin değilim, herkes aldatıyor ne olacak normal bir durum, herkes yalan söyler gibi sorular ve durumları bu dizlerle sinsi sinsi izleyicilerin aklına yerleştirmek midir? Ya da Osmanlı tarihi içerikli dizilerle geçmişimizde övünülecek çok şey olduğunu ancak şu anki durumumuzda övünülecek hiçbir şey olmadığını izleyicilere aşılamak mıdır? Maalesef  ki televizyon dizilerinin tamamında nerdeyse bu konular işlenmektedir. Diğer televizyon programlarında ve kadın kuşaklarında ise birbirini aldatan çiftler, kanımızı donduran ensest ilişkiler, cinayetler gibi konular ağırlıklı işlenmektedir. Haber programları ise maalesef toplumun ikiye bölündüğü gibi ikiye bölünmüş durumdadır, amaç da budur zaten iki kutupluluk, üçüncü bir seçeneğin olabileceğini kimseye düşündürmek istemezler dolayısı ile bir tarafın kabul ettiği haberleri diğer taraf kesinlikle kabul etmez. Birçok kişinin özgür olduğunu düşündüğü sosyal medya ise yüzde altmış oranında bot ve trolün ayrıca algoritmaların yönetimi altındadır. Algoritma ise sizi tanıdıktan bir müddet sonra size uygun içerikleri karşınıza getirmeye başlar ve diğer içeriklerden haberiniz bile olmaz, kısır bir döngü içinde kaybolur gider, kendinizi asla geliştiremezsiniz. Peki trollere ne demeli hatta çoğu zaman sizden zannettiğiniz trol orduları? Sosyal medyada birçok kişi gerçek bilgilerini gizler, yaşamadığı hayatları size gösterir veya kendisini influencer ya da fenomen olarak tanımlayarak sizleri genellikle manipüle eder. Bir süre sonra bakarsınız ki sizin hiç tarzınız olmayan bir elbiseyi satın almışsınız, sevmediğiniz halde pizza siparişi vermişsiniz, yalan bir haberi beğenmiş, paylaşmışsınız, dudağınıza dolgu yaptırmışsınız, sağlıklı olmayan bir makyaj malzemesi almışsınız veya sevmediğiniz bir durumu sevmeye, sevdiğiniz bir durumdan ise nefret etmeye hatta bazı durum ve insanları linç etmeye başlamışsınız, belki de toplumumuzda birkaç sene öncesine kadar yapılmayan Amerika menşeli baby shower partileri düzenlemeye başlamışsınızdır, LGBTi bireylerden ilişki nasıl olmalı, kadın, erkek nasıl davranmalı konularında ahkam kestikleri videoları izlemişsinizdir… Bu kişilerin hayatlarını gördükçe ben niye fakirim, ben niye başarısızım, ben niye gezemiyorum, ben niye mutlu değilim diye soranlar olmuş mudur, elbette olmuştur ve belki de içinde bulunduğu duruma içten içe üzülmüştür. Örnekleri çoğaltmak mümkündür, hepimiz aynı toplumda yaşadığımız için sizler de kendi örneklerinizi kolaylıkla bulabilirsiniz, örnekleri buldukça aydınlanacaksınız, sorgulayacaksınız. Sorguladıkça, medya gücünün aslında kimin elinde olduğunu ve medyadaki birçok içeriğin bot hesaplar, yüksek takipçili hesaplar ve trol orduları tarafından yönlendirilerek, bizi aslında nasıl mutsuzluğa sürüklediğini, seçimlerimizi ve ihtiyaçlarımızı nasıl yönlendirdiklerini, pazarlama yöntemleriyle cebimizdeki paraya nasıl göz koyduklarını, nasıl korku saldıklarını, siyasi seçim sonuçlarını bile etkileyebileceklerini, toplumsal isyan bile rahatlıkla çıkarabileceklerini anlayabilirsiniz. Seçim manipülasyonu için 2016 ABD başkanlık seçiminde, Facebook kurucusunun mahkemede verilerin Trump lehine kullanıldığı itirafını araştırıp okuyabilirsiniz. Toplumsal isyan için ise özellikle sosyal medyadan örgütlenen Arap Baharı başlangıcı olan Tunus ve Mısır’da yaşanan isyanları örnek verebiliriz.

Bu arada, manipulasyon her zaman medya veya tanımadığınız kişi ya da kurumlar  aracılığı ile de yapılmaz bazen tanıdığımız kişilerden hatta ailemiz tarafından dahi manipüle edilebiliriz çünkü onlar da manipüle edilmiştir, sizi de bu manipülasyon içine bilinçli ya da bilinçsiz olarak sokmaya çalışırlar dolayısı ile her zaman algılarımızı açık tutmalı, uyanık olmalı,  her durum ve olayı sorgulamalı, her söyleneni, her davranışı doğru kabul etmemeliyiz. Ayrıca toplum kuralları, dinler, mahalle baskısı, siyaset, eğitim de sıklıkla kişileri manipüle etmek için kullanılan öğelerin başında gelmektedir. Unutulmamalıdır ki toplumda kabul gören durumlar her zaman doğru değildir, toplum her zaman doğru kararlar da almayabilir.

Sonuç olarak, toplum mühendisliği ile bizleri istedikleri gibi dönüştürmektedirler, bu dönüşümde maalesef kaybedenler de bizleriz. Topluma biraz dikkatli baktığınızda şiddet, cinayet, dolandırıcılık, gasp, aldatma, boşanma, algı bozuklukları, kişilik bozuklukları, antidepresan ilaç kullanımı, uyuşturucu kullanımı, stress, sürekli mutsuz olma hali gibi durumların, olayların hızla arttığını görebilirsiniz. Oysaki herkes ne zengindir ne fakir, ne mutludur ne mutsuz, ne başarılıdır ne başarısız, ne suçludur ne suçsuz, ne doğrudur ne de yanlış … Kişiler, durumlar ve hayatlar çeşit çeşittir ve hayatı yaşamaya değer kılan da budur.

Nihayetinde, Nietzsche’nin de belirttiği gibi dünyada iki tür insan vardır: Kendi tutkularının peşindekiler ve başkalarının tutkularının peşindekiler. Herkesin manipülasyona izin vermeden, kendi tutkularının, doğrularının peşinden gittiği onurlu bir hayat yaşaması dileğiyle …

Sevgiyle kalın.

iO

Yorumlar